Medreselere Polis ve Jandarma Baskınları

Allahın Yüce İsmiyle.. Medreselerin içinden geçtiği badireler.. ismailağa Medreselerinin polis ve jandarma tazyiki altında baskılandığı, talebe ve hocaların terörist muamelesi gördüğü 28 Şubat sürecini biz yaşadık. Bundan önceki askeri ihtilallerde dine hizmete dindara yapılan baskı ve eziyetin bir benzeri bu süreçte yapıldı. Bundan en büyük nasibi şüphesiz sarık sakal cübbe ve çarşaflı Kuran talebeleri aldı. Çünkü onların kaçacak gizlenecek halleri yoktu. O dönem bil-fiil hizmet eden hemen hemen her hocamızın mutlaka bir baskın hikayesi vardır. Ancak bu baskınlar ve tazyikler hiç olmamış hiç bedel ödenmemiş gibi esen bugünkü rüzgarda temel amil hocalarımız ihlas ve tevekkülle hareket edip tellallık yapmamaları, ameli salihi zayi etme korkusudur. Ancak İla-i Kelimetullah davasının nasıl başlayıp geliştiği bugünlere hangi badirelerden geçerek ulaştığını artık bilmek ve yeni nesillere bildirmek gerekiyor. Bu akşam iftar sohbetinde gün görmüş geçirmiş yaşlı bir abimiz Canib Efendi anlattı: Burada (Bağcılar, Mahmutbey Mahallesinde) sarık çarşafı sevmeyen biri vardı. Uzaktan akrabamız da olur. Bizim evin üst katını komple kız medresesi yaptık orada talebeler okuyordu.. Bu gitti bizi şikayet etti o zor dönemlerde.. mahalleye polis geldi. Karşısına ben çıktım “burada alem varmış girip bakacağız” dedi. Böyle konuştu. ben sınırları kaldırdım yok memur beymiş polismiş umursamadım “bak kardeşim kim size neyi nasıl anlattı bilmiyorum ancak burada…

Ajanlara Karşı Mahmud Efendinin Tedbir-i Şahanesi

Allahın yüce Adıyla.. 28 Şubat darbesinin hedefi büyüktü: İslam’ı her alanda zayıflatmak, İslamî çalışmaları durdurmak, Müslümanları tarikatlardan koparmak, çocuklarını kurslara veren aileleri yıldırmak ve sindirmek, Kur’an kurslarını Medreselerin içini boşaltmak, İmam Hatipleri etkisiz hale getirmek, Müslümanlara ait holdingleri batırmak ve Müslümanların partisini kapatarak onları siyasetten devlet idaresinden el çektirmek.. Bu gayelerle yapılmış postmodern bir darbeydi yirmi sekiz Şubat.  Bütün tarikatlar, cemaatler bu darbeden etkilendiler. Bir çok cemaat liderleri Türkiye dışına gittiler. Mahmud Efendi Hz’ne yakın hocalarımızdan dinledik “Devlet istihbaratından Mahmud Efendiye de bazı kişiler geldiler “Ortalık karışacak Pasaportunuz hazır, istediğiniz ülkeye gidebilirsiniz size bu konuda kolaylık gösterilecek” dediler. Mahmud Efendi Hazretleri k.s “Hayır Benim Vatanım Türkiye ve Türkiye’den başka vatanım yok, başıma ne gelecekse bu vatanda gelsin” buyurdu ve Türkiye’de kaldı. O günlerde derin devlet cemaatlerin içerisine adamlarını sızdırmış, hocalarımızın ifadesi ile “ajan olduğu besbelli” bir adam İsmailağa vakfının ta içlerine kadar girmiş, güya bir sakal uzatmış, üzerinde yalandan bir şalvar benzeri pantolon, kısa bir cübbe güya bu tarikattan olmuş..! Hocalarımız diyorlar ki “onun bulunduğu ortamda kalplerimiz öğle daralıyordu ki.. içindeki karanlık anında kalplerimize yansıyor feyzimiz kesiliyordu. Yüzüne diyemiyorduk ama ajan olduğunu hepimiz çok iyi biliyorduk” Ancak Mahmud Efendi Hz buna öyle bir iltifat ediyor, öyle bir ilgileniyor ki şaşırıyorduk. Mübarek,…

Ağır Karantina Altında Geçen Yıllarım

İntikam Sahibi Allah’ın Adıyla.. 09 Nisan 2020 Korona virüs salgını sebebiyle hayatımıza girmiş yeni bir tabir “karantina” Ancak biz “karantinaya” aşinayız daha doğrusu alışığız. Nedenini birazdan anlatacağım. Karantinada yaşamak zordur sıkıcıdır. Zorluğu şuradan anlayın. Bazı insanlar yurtdışında idiler koronadan sebep ucak seferleri durmuş orada mahsur kalmışlardı. Devlet özel uçak gönderdi, oradan onları adeta kurtardı ve ancak virüslü ortamdan gedikleri için 14 günlük zorunlu karantina altına alındılar.. ve bu kadarına dahi isyan ettiler ve camlardan küfrettiler onları kurtaran devlet büyüklerine.. Bunca iyiliği zorunlu olmadan yapanlara ! Neydi isyanın sebebi? Çünkü sadece on dört gün bir dairede, kapalı alanda kalacaklardı. Bu işkence gibi geliyordu insanlara. Halbuki ellerinde telefon var, internet var karşılarında televizyon, önlerinde bol yiyecek, camı açınca temiz hava, gökte güneş, sıcak ve güvenli ortam, korku yok heyecan yok..! Karantina altında olmak neden zor ? Çünkü insan hür olmak ister, baskı altında, emir altına olmak istemez. Hayvan da öyle ya. Kim, hangi hayvan bir kafese kısılmayı sever ? Kafeste yaşayan hangi kuş, hangi fare fırsatını bulsa kaçmaz !? Yıllarca karantina Biz ise, Mahmud Efendinin medrese talebeleri olarak 90 lı yıllarda yıllarca karantina altında yaşadık. Evet bir daire içinde 14 gün değil 14 hafta değil.. en güzel yıllarımız karantina altında geçti. Önümüzde…