İslamî Kıyafetin Mânâ ve Gücü

“Sokaklarda Sarık cübbe ile dolaşmanız bile görenlere emri bil maruftur” Hakikati üzerine.. Bir Müslüman her ortamda söz tavır ve kıyafetiyle “Ben Müslümanlardanım” [Fussilet:33] demelidir. insanların Allah tarafından iki sınıfta değerlendirildiği bu dünyada [Mücadele:19,22] kişi her haliyle “Allah’ın tarafında” olduğunu dost düşmana göstermelidir. Bu itibarla Sakal Sarık Cübbe bir bütün olarak -ve çarşaf- o kişinin ancak Müslümanlardan olduğunu gösterir ve onu gören müminlere iman telkin eder, manevi kuvvet hasıl eder. Kafir münafıklara ise korku keder salar, onları kızdırır [Fetih:29] morallerini bozar umutlarını tahrip eder. 1. Raşha Hocam Şehit Hızır Efendi ks bir sohbetinde şöyle anlattı. Osmanlının yetim evladı bu zavallı Millet laiklik kasırgasının etkisi altında kendi değerlerine yabancılaştırılmış.. Şeriat Sünnet karşıtlığının kuvvetli olduğu yıllarda.. Çarşaflı bir hanımefendi “İstanbulda vapura bindim tek çarşaflı tesettürlü benim” diyor.. İnsanların yadırgayan, kınayan bakışları altında öz vatanımda kendimi garip ve yalnız hissettim. Gönlüm daraldı. Mahzun oldum.. Derken içeriye bir Müslüman girdi. Başında bembeyaz sarığı, sünnet sakalı, uzun cübbesi, yüzünde namazın eseri [Fetih:29] nurlu simasıyla bir Müslüman.. ve boş bir yere oturdu. Onu öylece görmek yetti bana.. Öyle bir feyz aldım öyle genişledim ki.. Bütün ızdırabım gitti sekinet ve huzur buldum. Allaha hamd ettim ona dua ettim.” 2. Raşha Mahmud Efendi Hz’nin Emr-i Bil Marufla vazifelendirdiği talebeler başkanı…

Şalvar Cübbenin Türkiye Zaferi

“Islam garip başladı ve yeniden yeniden garipliğe dönecek” Hz Muhammed Rasulullah sas “Sünnete sarılanlar her zamanda gariptir” Şirat ul-İslam Kitabı Şalvar cübbe sarık sakal ve çarşaf Mahmud Efendi Hz’nin irşada resmen başladığı 1960 lar Türkiyesinde her alanda; Camide, sokakta, çarşıda, okulda ve dairede garip idi. ▪1980’lerde cami gurbeti sona erdi biiznillah. Raşha 1: Efendi hazretleri Zehra Annemizi de yanına alıp chp nin o zaman kalesi durumunda olan Çarşamba sokaklarında kindar bakışlar arasında Emru bil Maruf için ısrarla gezinip gözleri alıştırır Raşha 2: Ve onun izinde yürüyen ilk ihvanlar kem gözlere, homurtulara rağmen orada burada ve namazlarda sarık sarmışlar, sünnetten taviz vermeyip sabır ve tahammül etmişlerdir. ▪1990 yıllarının sonunda şalvar cübbe sarık ve çarşafın sokak gurbeti nispeten sona erdi. Sokakta rahat gezinebilir oldular. Yine çilesini çekmiş olarak buna nail oldular. ▪2010 lu yılların sonunda sünnet ehlinin çarşı gurbeti sona erdi; iş bulabilir iş tutabilir oldular.. İşsiz kalıp sabretmeleri, para için, rahat için sünneti terk etmemeleri hürmetine.. Sahabeler gibi Raşha 3: Bir hoca kardeşim (A.Yılmaz) şöyle anlattı: Babam Haliç Tersanesinde işçi idi. ~1980 li yıllar. Bir gün talimat geldi ya sakalları keser cübbe sarıkları çıkarırsınız ya da işten çıkarsınız. Babam bir kaç ihvanla Efendi hazretlerine geldi ne yapalım diye sordular. Mahmud efendi…

Darbeyi Önleyen Allahtır

Allahın Adıyla Bugün Bilal-i Habeşi camiinde öğle vaazı konusu “Kullar Allahı hakkıyla takdir etmediler ‘Allah beşere bir şey indirmiş değil’ dediler..” [Enam:91] Ayetinin tefsiri idi. Tarzım şudur: Önümde duran Mushafı rast gele açar gözümün değdiği yeri ders yaparım. Ne garip bir tesadüf! ki bir önceki dersim de aynı mevzuda idi Hacc suresi 74. Ayette yüce Allah “Allahı hakkıyla takdir etmediler. Allah Kaviyy ve Azizdir.” buyurmuştu. Anladım ki bu tesadüf değil. İlahi irade bu konu üzerinde durmamızı murad ediyor. “İnsanlar Allahtan gelen bilgiyi hidayeti inayeti inkar ettiler. Allahı gereğince takdir etmediler.” Derken Allah inkarcılara gücendiğini beyan etmiştir. Bu inkar bazen İlahi kitapları yok sayarak bazen de onları bir şey saymayarak olmakta. ‘Kurana inanan Müslüman cemiyetler bu sebeple batıdan geri kaldılar teknolojide fende bilimde terakki edemediler!’ sözleri bu inkarın çağdaş versiyonudur. Halbuki bütün ilimler, bütün nimetler semadan indi. Maddi terakkinin temeli olan buluşların tamamı da semavidir. Kumdan camın nasıl yapılacağı, demirin nasıl işleneceği, ateş nedir nasıl yakılır ve hatta yünden pamuktan ketenden nasıl giysi yapılacağı bile peygamberler tarafından insanlığa öğretilmiş Allahın lütuflarıdır. Ve şalvar.. Şalvarı insanlığa öğreten de Allahtır. Pantolon ile şalvar aynı şey, bacaktan giyilir belde bağlanır. Geniş olanına şalvar boru gibi dar olanına da pantolon denir “İlk şalvar giyen İbrahim…