Allah’ın yüce Adıyla
“Mahmud efendi hazretlerinin rabıtasını asla bozmayız bozdurmayız..”
Onun rabıtası Ali Haydar Efendiden ve Silsile-i Nakşibendiyye hazeratından gelir. O nur kalpten kalbe aksolmuş, o feyz yed bi-yed naklolmuştur
Rabıta gönül aynasından mürşidin cemaline bakmaktır “mürşidim Rabbimin aynasıdır” niyetiyle.
Beyt
Ainedir bu alem herşey hak ile kaim * Mirat-ı Muhammedden Allah görünür daim
Alem bütünüyle Allah’a ayna dense de, insan-ı kamil dışındaki mahlukatın Allah’a ayna olmaya kabiliyeti zayıftır. Belki Allah’ın bazı isim ve sıfatlarına kısmen ayna olabilirler..
Allah’ın sevgisi ve rızasında fani olmuş Allah dostunun kalbi ise Zat-ı Sübhaniyye’nın mazharıdır. Ona bakan Onu görür.
O aynaya gözünü dikenler yetişir gelişir kemale erer.. İçi dışı nur olur. Kalbi tasfiye olur nefsi tezkiye olur. İçinden her türlü sevgi alaka çıkar, Allah sevgisi kalır ve yerleşir.
Rabıtayı koruyabilse kişi.. onun duruşu konuşması hatta siması Şeyh Efendiye benzer onun sohbetini duyanlar mest olur feyze gark olur.. rabıta gönülde zayıfladıkça o tad o lezzet gider. insanlar bu değişikliği fark eder ve “aah o eski sohbetler” diyerek iç çeker
Yorum Yapılmamış